Horlama Radyofrekans Yöntemi

Radyofrekans tekniği özellikle habitüel horlamada ağrısız bir çözüm olarak karşımıza çıkmaktadır. Lazerden farklı olarak, şiddetli ağrılar yerine hastanın aynı gün hayatına devam etmesini sağlamaktadır. Radyofrekans dalgalarıyla yumuşak damarın içine girilerek, yaklaşık 90 derece sıcaklıkla kas dokusundan azalma sağlanarak oluşan nedbe dokusu yardımıyla, yumuşak damağın gerilmesine ve horlamanın ortadan kalkmasına katkıda bulunulmaktadır.

Diğer uygulama alanları

1- Yumuşak damak,

2- Tonsil dokusu,

3- Dil kökü,

4- İnferior konka,

Bu dokuların hepsinde kullanım amacı doku miktarını azaltmaya yöneliktir.

Radyofrekans tekniğinin avantajları

1- Az travma etkili yöntem oluşu,

2- Geri dönüşümlü yöntem oluşu,

3- Muayenehane şartlarında uygulanabilen bir yöntem oluşu,

4- Postoperatif ağrının çok az oluşu,

5- İş kaybının olmayışı,

6- Yutkunma ve konuşmanın etkilenmemesi,

7- Mukoza hasarı olmayışı,

8- Enfeksiyon riskinin olmayışı,

9- Doku hacmini azaltıcı etkisi oluşu,

10- Kontrol edilebilir oluşu,

11- Sıcaklık kontrolünün monitörize edilebilmesi

Radyofrekansın dezavantajları

1- Maliyetin yüksek oluşu,

2- Birden fazla uygulama gerektirmesi,

3- Body mass indeksi denen vücut ağırlık/yüzölçümü oranının yüksek olduğu vakalarda başarının düşük olması

Radyofrekansın endikasyonları

1- Habitüel horlama

2- Hafif uyku apnesi sendromu

3- Alt konka hipertrofisi

4- Opstrüktif tonsiller hipertrofi

5- Dil kökü hipertrofisi

Radyofrekans amacıyla değişik standartlarda aletler kullanılmaktadır. Bunlar Somnus ve Ellman cihazlarıdır. Ancak bunların içinde sıcaklık kontrolünün yapılabildiği ve monitörizasyon yapılan cihaz Somnus’tur. 1996 yılında da bu tekniğe benzer tarzda, yumuşak damarın içine koter batırılarak yumuşak damak küçültülmeye çalışılmıştır. Enerjinin kontrolü, sıcaklığın kontrolü, doku içi ve mukozal yüzey sıcaklığının takibi, doku direncinin takibi olası komplikasyonları önlemesi açısından önem kazanmaktadır.

Radyofrekans tekniğinin uygulanması

1- Hastanın oturur konumda olması,

2- Hekimin hastanın karşısında olması,

3- Sert damak-yumuşak damak bileşkesine ve laterale lokal anestezik madde uygulanması,

4- Cihazın ayarlanması,

5- Bağlantıların kontrol edilmesi,

6- Sistemin ayakla kumanda edilmesi,

7- Radyofrekans enerji kullandığı için koter plağının hastanın sırtına yapıştırılması,

8- Kullanılacak elektrodun yumuşak damak kavsine uygun bir şekilde ayarlanması,

9- Lokal anestezinin etki süresinin beklenmesini takiben el aletiyle yumuşak damarın orta ve yan bölgelerine, elektrodun ucu uvulaya yönelecek tarzda enerjinin verilmesi,

10- Uygulama sırasında mukozaya dikkat edilmesi (Çünkü mukozanın beyazlamaya başlaması yüzeye yakın olduğumuzun bir göstergesidir). Aynı zamanda elektrodun ölçtüğü iç ve dış sıcaklıklar monitörden takip edilerek, aradaki sıcaklık farkının belli bir düzeyde kalması ve doku direncinde artış olmamasına dikkat edilmesi.

Uygulamayı takiben postoperatif dönemde 48 saat süresince hafif ağrı olabilir ve bu ağrı analjeziklerle kontrol altına alınabilir. Aynı zamanda yumuşak damakta ve özellikle uvulada bir ödem oluşabilir. Mukozanın zedelenmesi ağrının artışına neden olabilir. Komplikasyon olarak yumuşak damak perforasyonları da bildirilmiştir.

Radyofrekans uygulaması ortalama üç seans üzerinden yapılmaktadır. Üçüncü seans sonunda horlamanın yaklaşık % 70 oranında azaldığı görülmektedir. İşlem süresi oldukça kısadır; 8-10 dakika içerisinde bitmektedir.