Denge Bozuklukları

DENGE HASTALIKLARI MERKEZİ GEREKLİ Mİ?
Uzun süre bakıma ihtiyaç duyan yaşlı hastalar için toplumların büyük harcamalar yaptığını biliyoruz. Yeni teşhis ve rehabilitasyon teknolojisinin kullanılmaya başlanmasıyla, denge bozukluğu olan bu hastaların teşhis ve rehabilitasyonunda yeni bazı olanaklar yaratılmıştır. Bu grupta ne kadar çok hasta olduğunu ve onlara ne kadar masraf yapıldığını anlamak için bir araştırma yaptık.Başdönmesi – Denge bozukluğu
ABD’de muayene olan 11 milyon hastadan % 5-10′unun başlangıç şikayeti denge bozukluğu olarak saptanmıştır. 65 yaşına kadar olan dönemdeki (dizziness denen) denge bozukluğu şikayetinin, baş ağrısı ve sırt ağrısından 10 kat kadar fazla olduğu bulunmuştur. 40 yaşın üzerindeki insanlar ise % 40 oranında, tüm yaşamları boyunca en az bir kere denge problemi ile karşılaşmıştır.

Felç
Her yıl 400 bin yeni felç kurbanıyla karşılaşılmaktadır. Hayatta kalanların 2/3′ünde kalıcı arazlar ve hasarlar görülmektedir. Şu anda ABD’de 1.8 milyon felç hastası vardır. Felçli hastalarda sıklıkla önemli denge problemleri bulunmaktadır.

Kafa travmaları
Her yıl Amerika’da 15 ile 24 yaş arasında 450 bin kişi kafa travması geçirmektedir. Bunların çoğu iki gün kadar hastanede kalmakta, nörolojik olarak “tamamen normal” denmesine karşın hastaların % 79′unda en az 3 ay süren baş ağrısı, denge bozukluğu ve hafıza sorunları görülmektedir.

Parkinson, Multipl Skleroz gibi nörolojik hastalıklar
1987 yılında ABD’de yapılan istatistiki bir çalışmaya göre, belli başlı nörolojik sorunların yılda 114 milyon dolarlık ekonomik zarara yol açtığı anlaşılmıştır. Ayrıca bu kişilerin iş gücü kayıplarının, hastalığın verdiği maddi zarardan çok daha fazla maddi zarara neden olduğu da saptanmıştır.

Yaşlı ve düşen hastalar
Her yıl 65 yaş ve üzerindeki hastaların % 30-50′si düşerler. Düşmeler ileri yaştaki hastalarda yaralanmalara yol açar. Bu düşmelerin % 5′i kırıklara neden olur. ABD’de yılda bu nedenle 200 bin kaburga kırığı bildirilmiştir. Bu kırıklar yaşlı hastaların yarısında tekrar eder. Diabet, Parkinson gibi durumlar bu hastaların düşmesine neden olurken, tüm araştırmalara rağmen birçok hastanın düşme nedeni bulunamaz. Dengesizlik, uygun tedavi ve teşhis için farklı uzmanların konsültasyonunu gerektirir. Hastayı bu gibi düşmeler ve dengesizlikler yatağa bağlar ve uzun süreli olabilir. Çoğu sigorta şirketi bu hastaları için ekstra poliçeler ister.

Denge ve hareket bozukluğu hastalıklarının teşhis ve tedavisi günümüz teknolojisine rağmen niçin bu kadar zor olmaktadır?
Sorun, dengeyi sağlayan unsurlardan duyusal (görsel, iç kulak ile ilgili, algısal) ve motor sistemlerin birbirleriyle etkileşim ve koordinasyon içinde çalışmasından, ayrıca birçok organı ilgilendirmesinden kaynaklanmaktadır. İnsandaki denge sistemi çok karmaşıktır. Birçok organın birbiriyle etkileşim ve uyumunun sağlanması gerekir. Hâlâ çoğu uzman ve klinik, denge bozukluklarının tanı ve tedavisinde geleneksel yöntemleri kullanır. Tanıya yönelik bu testler çoğunlukla tek bir organla ilgili bulgular verir. Bu klinik sonuçların çoğu, denge hastalıklarının tanısına ya da tedavisine önemli bir katkı sağlamaz. Sorun sadece sistemlerden birini değil aynı zamanda beyin gibi diğer sistemleri de etkileyebilir. Klasik klinik yaklaşımlar, denge ve hareket kontrolünü sağlayan entegrasyonu sistematik olarak ilişkilendiremez. Dolayısıyla bu tür hastalıklarda sorun tespit edilemez. Hekim kendine soru sormaya başlar. Acaba hasta beni yanlış mı yönlendiriyor? Acaba hastanın kendini iyi hissetmesi için ya da semptomları baskılaması için baş dönmesi ilacı ya da trankilizan verilmeli miydi? Aynı şekilde hastada da benzeri sorular belirmeye başlar: Bu doktor benim problemimi anlamıyor! Ya da daha kötüsü, bu doktor benim hastalığımı atlayacak mı?! Kronik denge hastalıklarının büyük çoğunluğunun düzeltilmesi mümkündür. Rehabilitasyon dediğimiz bu düzeltme işlemi kişinin eksiklerini yerine koymasına ve kompanse etmesine olanak tanır. Ancak denge bozukluğu olan hastaların tam tedavisi çok karmaşık ve değişik branş uzmanlarının konsültasyonunu gerektirdiğinden bir denge merkezi düşüncesi doğmuştur. Bir denge merkezi düşüncesinde en önemlisi, çeşitli branşlardan baş dönmesi ve denge hastalıkları konusunda eğitim almış ya da bu konuda tecrübesi olan uzmanlarla çalışmaktır. Bu ekip kulak-burun-boğaz (nörotolaji), nöroloji, nöroşirurji, odyoloji, psikiyatri, fizik tedavi, aile hekimi branşlarında uzmanlardan oluşur. Bu elemanların hepsinin, denge bozukluğu olan bir hastanın tanı ve tedavisinde deneyimli olması gerekir. Denge merkezi düşüncesi bu sorunları çözmek için farklı bir örnektir. Denge problemi olan tüm hastaların ele alınışı; teşhisleri ne olursa olsun hastayı ilk gören hekimden diğer hekime konsültasyon istenmesi şeklinde, hastanın denge hastalıklarında uzman olan hekimlerden kurulu bir ekip tarafından karşılanması temeline dayanır. Bu sistemle bu ekip giderek daha çok baş dönmeli hasta görür. Bu çalışma şekli, ekibe daha deneyim kazandırır ve feed back kullanır hale getirir. Aile hekimi, baş dönmesi hastalığı yapan hastalık ne olursa olsun hastayı denge merkezine gönderir. Dolayısıyla KBB hekimine (nörotoloğa), nörolog psikiyatriste, ortopedist, fizik tedavi uzmanına birlikte bilgi vererek hastaya daha hızlı, daha ucuz, daha etkin bir hizmet sunulmuş olur. Denge merkezleri sistemi topluma anlatılmalı ve geliştirilmelidir. Dengesizlik ve düşmenin önlenmesi konusunda konuşmalar yapılmalı, destek grupları oluşturulmalıdır. Sonuçta baş dönmesi ve denge bozukluğu olan hastaların tedavisi için gerçek bir denge merkezine ihtiyaç vardır. Multidisipliner denge merkezi bu hastaların ihtiyaçlarına cevap vermek için ideal yerdir.